Monthly Archives: Ekim 2013

Dostlarınızı barınaklarda bulabilirsiniz!

 TERK EDİLMEK TÜM CANLILARA AYNI ACIYI VERİR

 Ülkemizde  hayvan bakımevleri ağzına kadar cins terkedilmiş hayvanla doludur. Hayvanseçer değil ama gerçek bir hayvanseverin bakımevlerinden  bir “can” sahiplenmesi beklenir . Hatta sırf çocukları istiyor onları kırmayalım diye bir düşünce içindelerse barınaklar ziyaret edildiğinde durum çok net olarak ortaya çıkar. Sevgilerin öncelikle buralardaki zor durumda olan hayvanlara gösterilmesi , petshoplarda yaşanan tüketim çılgınlığını bir nebze frenleyecektir. Unutulmamalıdır ki Petshoplarda bugüne kadar satılan hayvanların bugün %60 tan fazlası ya sokaklara ya barınaklara atılmıştır ya da bu hayvanlar alındıktan sonra ölmüştür. Bu şekilde doğduğu ilk haftalarda satın alınıp bir süre evlerde bakılmaya mahkum edilmiş ve sonradan sokaklara atılmış bu hayvanların insanlara bile yer olmayan şehir sokaklarında ya da amansız itlaf ekiplerinden kaçarak yaşayabilmeleri mümkün değildir.

zg

 Birçok insan kulaktan dolma yanlış bilgiler sayesinde köpek sahiplenmeye karşı önyargılıdır. Sanıldığının aksine yaşı büyük olan köpekler insanları ısırmaz ya da kırma köpekler huyu suyu bilinmeyen saldırgan köpekler değildirler. 2 ya da 5 yaşında bir köpeği gönül rahatlığı ile sahiplenebilirsiniz. Gidip köpek ile iletişim kurarsınız. Bu iletişim sonucunda iki tarafta halinden memnun ise sahiplenebilirsiniz.

p

  Yavru olmayan köpekler sahiplenildiğinde aynı yavru köpekler gibi yeni evi ve ailesini kısa sürede benimseyecektir. Siz köpeğe nasıl yaklaşırsanız o şekilde tepki verir. Döverseniz ve kötü davranırsanız kendini koruyacaktır. Sevgi ile yaklaşırsanız size çok kısa sürede alışacak ve onu kurtardığınız için ömrünün sonuna kadar size minnettar olacaktır.

r

  Siz de barınaklardan bedava hayvan sahibi olabilir, bu merhamet duygusunu tadabilir ve insanoğlunun yapmış olduğu en büyük vefasızlığı birebir görebilirsiniz.

  Unutmayın ki ‘’ Terk edilmek tüm canlılara aynı acıyı verir’’.

h

Yavru Köpek Bakımı

 Yavru Köpeklerde Beslenme 

 Yavruların sütten kesilmesi yaklaşık 4-6 haftalıkken gerçekleşir. Irklara göre değişiklik göstermekle birlikte yavru bir köpeğin erişkin hale gelinceye kadar geçen gelişme süreci 10-16 ayda tamamlanır. Gelişme çağında onları en iyi şekilde beslemek gerekir. Bu nedenle gelişme dönemi boyunca beslenme yavru kuru mamaları veya yavru konserve mamalarıyla yapılmalıdır.

AC4D93

 Yavrular 4-5 haftalık olduklarında kuru mama, ıslatılarak yada yavru konserveleriyle karıştırılarak verilmelidir. Böylece yavruların mamalarını koklamaları, yalamaları ve ısırmaya başlamaları teşvik edilir. Bu ıslatma işlemi, kuru mamaya daha fazla aroma kazandırarak tadını, kokusunu ve lezzetliliğini arttırır. Ayrıca mamanın daha yumuşak olmasını ve sütten yeni kesilen yavruların çiğneme refleksini uyarak mamayı daha kolay almalarını sağlar. Bu uygulamanın yavrularda şekillenebilen mide şişkinlerini, mide dönmelerini ve gaz oluşmasını engellediği de uzmanlar tarafından belirtilmektedir.

Mamanın ıslatılaması ilk 2-3 aylık dönemde süt ile yapılabilir. Daha sonraki dönemde mamanın ıslatılması gerekirse bu işlem su, et suyu yada yemeklerin sularıyla yapılmalı, süt kullanılmamalıdır. Köpeklerin süte gereksinim duyduğu dönem ilk 2-3 aydır. Bundan sonraki dönemlerde süt sindirim sisteminde problemlere ve ishale neden olabilir. Yapılan araştırmalar köpeklerin % 80’inin süte karşı allerjik olduğunu göstermektedir. Bu nedenle ilk 2-3 aydan sonra süt vermekten kaçınılmalıdır.

Yavrunun anne sütünden sonra birden bire kuru mamayla beslenmesinin kabızlığa yol açabildiği de bilinmektedir.

Köpeğinizin kabına mama koyduğunuzda, “gel” veya “ye” gibi bazı tek heceli komutlarla onu mama yemeye teşvik edebilirsiniz.

Yavruların diyetleri 6. haftadan 3 aya kadar günde 4 öğün, 3 ayda 6 aya kadar günde 3 öğün, 6. aydan 12. aya kadar günde 2 öğün, 12. aydan sonra ise günde 1 öğün olarak verilmelidir.

Beslenme amacıyla, uyuyan yavruların uyandırılmaları doğru değildir. Yavruların beslenme kadar uykuya da gereksinimi olduğu unutulmamalıdır.

Yavrular 6-7 haftalık olduktan sonra diş değiştirme dönemine kadar, kuru mamanın ıslatılmasına gerek yoktur. Çünkü ilk 6-7 haftadan sonra köpeklerde çiğneme refleksi iyice gelişir ve katı partiküller ağıza rahatça alınıp sindirilebilir.

Kuru mamayla beslenme köpeklerin gelişimi açısından daha uygundur. Çünkü ticari mamalar, gelişim açısından gerekli olan bütün unsurları dengeli bir şekilde ve yeterli miktarlarda içermektedir. Ev yemekleri ile yapılan beslemenin, gelişim için gerekli olan besin unsurlarını yeterli ve dengeli bir şekilde sağlayamadığı klinik araştırmalarla kanıtlanmıştır. Gene de köpeğinizi ev yemekleri ile beslemek niyetindeysiniz, mutlaka veteriner hekiminize danışıp onun verdiği diyetleri uygulayın. Yapılacak yanlış besleme, köpeğinizde gelişme bozukluklarına neden olabileceği gibi, hayatı boyunca kalacak problemlere de yol açabilir.

Köpeklerin aşırı yağlanmasına izin verilmemelidir. Aşırı kilo alma ve yağlanma bir taraftan güzelliklerini diğer bir taraftanda sağlıklarını bozmakta ve hayatlarını kısıtlamaktadır. Bu yüzden iyi dengelenmiş ve denetimden geçmiş köpek mamalarının paketlerinde yazılı bulunan beslenme talimatlarına ve miktarlarına, veteriner hekiminiz aksi birşey söylemedikçe mutlaka uygun olarak davaranın. Aşırı mama tüketiminin midede rahatsızlıklara ve ishale neden olabileceğini aklınızdan çıkarmayın.

 Kuru mamayla beslenen köpeklerin içme suyu gereksinimleri daha fazladır. Bu yüzden önlerinde her zaman taze ve yeterli miktarda temiz su bulunmalıdır. Köpeğinize içme suyu olarak musluktan akan suyu vermekten kaçının.

Köpeğinizin mama ve su kabı ayrı olmalıdır. Bu kaplar ayak altından uzak bir yere konulmalı ve her öğün sonrasında temizlenmelidir. Köpeğinizin deviremeyeceği büyüklükte ve şekilde su ve mama kabı seçmeye özen gösterin.

Köpeklerin diyetlerinde ani değişiklikler yapmaktan kaçınılmalıdır. Böyle bir işlem gerekliyse kademeli olarak yapılmalıdır. Köpeğinizin mamasını yeni bir mama ile değiştirirken, bu değişimi ortalama 7 günlük süreç içersinde yapmanız hem onun alışması hem de sindirim sistemi açısından faydalı olacaktır. Köpeğinizin eski mamasıyla yeni mamasını karıştırın ve bu karışımdaki yeni mamanın miktarını her gün arttırarak mamayı verin. Bu barsak mikroorganizmalarının yeni mamaya adaptasyonu açısından önemlidir. Yeni mamaya alışıncaya kadar dışkıda; miktar, kıvam ve renk açısından oluşabilecek değişikler normaldir. Adaptasyon sürecinden sonra bunlar normale dönecektir. Değişiklik ani bir şekilde yapılırsa ishal olma ihtimali çok yüksektir.

Yavru bir köpek normal olarak günde 4-5 kez dışkılama yapar.

Bazı köpeklerde dışkısını yeme (kaprofaji) olayı görülebilir. Bu davranış vahşi yaşamdan kalma bir alışkanlıktır. Bunun yanı sıra dışkı yeme, diyeteki besin maddeleri eksikliğinde yada dengesizliğinde, özellikle de lifli maddelerin noksanlığında ortaya çıkmaktadır. Mamada bulunan lifli maddeler, besinlerin barsaklardan geçiş süresinden sorumludur. Bu eksikliklerin sonunda dışkı yemenin yanı sıra toprak yeme olayı da görülebilir.

Köpekler bazen de ot yerler ve de kusarlar. Çok sık karşılaşılmadığı sürece bu olay normal olarak kabul edilir. Bunun nedeni, köpeklerin yaşadığı karın ağrısı ve kendilerini rahatsız eden safrayı dışarı çıkarmaktır.

Temel olarak köpeklerin tatlıya gereksinimleri yoktur. Çikolata ve şeker gibi yiyeceklerin uzun süre verilmesi sonucunda sindirim sisteminde bozukluklar, diş çürümesi, yağlanma ve şeker hastalıkları şekillenebilmektedir.

Köpeğinize balık kılçıklarıyla tavuk gibi ufak kümes hayvanlarının kemiklerinin verilmesi, sindirim sistemine takılmaları ve batmaları gibi istenmeyen rahatsızlıkların meydana gelmesine neden olacağından tercih edilmemelidir.

Köpeklere asla çok sıcak yada çok soğuk yiyecekler verilmemelidir.

Kuru mamayla beslenen bir köpeğe peynir, salam gibi maddelerin verilmesi gereksiz ve de yanlıştır. Bu tip besin maddeleri de köpeğiniz için allerjik olabilir.

Köpekler için hazırlanmış ticari mamaların zaman zaman pahalı oldukları idda edilmektedir. Bununla birlikte ticari mamalar dengeli beslenme, yüksek sindirilebilirlik, sağlık, iştahla tüketim, dışkılamada düzen, az dışkı, temizlik ve pratik olmaları bakımından avantajlıdırlar.

Erişkin (adult) mamaya geçişiniz, köpeğinizin büyümesi durduktan sonra olmalıdır.

Irklara göre erişkin mamasına geçme yaşı aşağıdaki gibidir.

 Küçük ırk (2.5-10 kg) 8-12 aylık
Orta boy ırk (10-25 kg) 12-18 aylık
Büyük ya da dev ırk (>25 kg) 12-24 aylık

 Yavru Köpek Bakiminda Püf Noktalar

 Köpeğinize evde sıcak ve hava cereyanından uzak bir yaşama alanı sağlayınız. Köpeğiniz bu alanı uyumak ve dinlenmek için kullanacak ve burada kendini güvende hissedecektir. Bu alan bir kapısı olan kapalı bir kutu ya da yuva olabilir. Bunun dışında yere koyacağınız onun boyutlarına uygun bir yatak ya da sepet de olabilir.

 Yavru bir köpek günün büyük bir kısmını uyuyarak geçirir. Hatta bazen deyim yerindeyse “ölü gibi uyur”. Çünkü uyku da yavru için büyük bir gereksinimdir. Bazen köpek sahipleri bu durumdan telaşlanıp köpeğinin hasta olduğunu zanneder. Ancak endişe etmeyin. Bu durum yavru köpekler için çok normaldir.

 Yüksek sesler, kalabalık ve çocukların onu sevmek için yakalamaya çalışmaları gibi faktörler ilk günlerde köpeğinizin korkmasına neden olabilir.

Köpeğinizi yerinden zorla çıkarmaya çalışmayın. Eğer orada kalmak istiyorsa bırakın kalsın. Kendi istediği zaman zaten çıkacaktır. Çocukların onu orda sıkıştırmasına ve kızdırmasına izin vermeyin.

İlk günlerde bütün evi kullanmasına izin vermeyin. Hem ortama yabancı olduğundan hem de ev ona başlangıçta büyük bir alan geleceğinden korkacaktır. Aynı zamanda bu olay tuvalet eğitimi açısından da yanlış bir davranıştır.

Köpeğize evinizi, sizin gözetiminiz altında yavaş yavaş tanıtmalısınız. Kullanmasını istemediğiniz alanları ( yatak odanız, mutfak…) ona öğretmelisiniz.

Evde yanlış bir davranış yaptığında biri ona kızdıysa, diğer bir kişi gidip onu sevmemeli ve onunla ilgilenmemelidir. Çünkü bu davranış köpeğinizin gelecekte kızan kişinin sözünü dinlememesine ve şımarmasına neden olacaktır. Şımarık bir köpek söz dinlemez ve kendi kafasına buyruk yaşar. Böyle bir şeyle karşılaşmak istemiyorsanız daha ilk günlerden tedbirinizi almalı, köpeğinize ondan üstün olduğunuzu, onun sahibi olduğunuzu ve sözünüzü dinlemesi gerektiğini hissettirmelisiniz.

 

 Yavru Köpeklerde Tuvalet Eğitimi

 İdrar kesesindeki kasları henüz tam olarak gelişmediğinden yavru köpeğiniz idrarını tutamayabilir. Bu yüzden de evin hemen her yerine çişini yapabilir. İşe alkol bazlı bir temizlik maddesi ile evinizi ve özellikle de çiş veya kaka yaptığı yerleri temizlemekle başlayın.

kopek tuvalet egitim

 Tuvalet eğitimine, köpeğiniz yaklaşık dört haftalık olduğunda başlayabilirsiniz.

Yavru köpekler tuvalet ihtiyaçlarını genellikle uykudan uyandıkları zamanlarda veya yemeklerini yedikten yaklaşık bir saat içerisinde gidermek isterler. Her yemekten veya uykudan uyandıktan sonra köpeğinizin odada yerleri kokladığını gördüğünüz ya da tuvaletini gidereceğini anladığınız anda, onu aynı odanın bir başka köşesine hazırladığınız bir kaç gazete üzerine koyun ya da bahçeye çıkartın. Yavru sizin istediğiniz yere tuvaletini yaparken yumuşak bir ses tonuyla ona olumlu bir şey yaptığını hissettirin. Odada bulunan kirlenmiş gazeteyi de en alta yerleştirin ki bir dahaki sefere çiş yapacağı yeri kolayca bulabilsin.

 Dışarı çıkma veya gazeteyi kullanma eğitimleri istediğiniz düzeyde devam ediyorsa iki haftalık bir süre sonunda köpeğinizin evin diğer bölümlerini tanımasına gözetim altında olmak kaydıyla izin verebilirsiniz. Burada amacınız, evinizin aynı zamanda onun yuvası olduğu bilincini vermeniz olmalıdır. Çünkü köpekler yaşadıkları yuvaya pislemezler.

 Bütün bu çabalarınıza rağmen köpeğiniz gazeteye yapmayı öğrenemiyorsa, istemediğiniz yerlere tuvaletini yapıyorsa çareleriniz tükenmiş değildir. Gazete üzerine dökeceğiniz idrar esansları size yardımcı olacaktır. Eğer onu çiş yada kaka yaparken yakaladıysanız, asla onu dövmeyin, sadece otoriter bir ses tonuyla uyarıp, yine de yapmasını istediğiniz yere götürün. Onu korkutmak, burnunu sürtmek faydasız yöntemler olacağı gibi, köpeğinizin size güveninin sarsılmasına neden olacaktır.

 Yine de başarısız olduğunuzu düşünüyorsanız bir Veteriner Hekim’e danışın. Unutmayın ki tuvalet eğitimi yavru ile sahibi arasındaki iletişimin en önemli aşamasıdır.

 Köpeklerde Aşılama

asilama

Yavru köpekler için tedavisi güç ve çoğu zaman ölümcül olan  viral enfeksiyonlara karşı aşılama son derece önemlidir.  Viral  hastalıklar tedavileri mümkün olmayan hastalıklardır. Ancak aşı ile koruma sağlanmaktadır. Bu nedenle aşılama hayati önem taşımaktadır.

Yavru hayvanlar enfeksiyonlara yakalandıklarında bağışıklık sistemleri henüz tam olarak gelişemediği için viral hastalıklarla savaşamazlar ve yüksek oranda ölüm görülür.

Köpeğinizin aşılardan önce, mutlaka parazit tedavisinin yapılmış olması gerekmektedir. Parazitler köpeğinizin bağışıklık sistemini zayıflatır ve aşılama sonrası köpeğinizde var olan gizli bir hastalık pik yapabilir. Parazit tedavisi yapılmamış köpeklere yapılacak aşılamaların etkili ve güvenilir olması beklenemez. Hatta aksine tehlikeli olabilir.

 Aşılama sadece sağlıklı petlere yapılmalıdır. Aşı  öncesi petlerin genel sağlık muayenesi mutlaka yapılmalıdır.

Yavru bir köpek 6-8 haftalık olduğunda ilk aşısına başlanabilir. (Parvo-Distemper ya da karma aşı ilk olarak yapılabilir.)

Vücuttaki antikor miktarı belirli bir düzeye çıktığında yani 15-21 gün sonra karma aşının 2. dozu uygulanmalıdır. Böylece  köpeğinizin bağışıklık sistemi istenilen düzeye ulaşacaktır.

12 haftalık olmadan kuduz (Rabies) aşılaması yapılmamalıdır. 3 aylık olduktan ve kuduz aşısı yapıldıktan 15-21 gün sonra yine karma aşı uygulanır. 3. doz karmadan 15-21 gün sonra da eğer gerekli görülürse üst solunum yollarını etkileyen Bordatella bronchiseptica için aşılama yapılabilir. Bundan sonra aşıların bağışıklık seviyesini aynı tutmak için yıllık aşı tekrarları yapılmalıdır.

Aşı, hayvanın vücut ısısının yükselmesine, ateşinin çıkmasına neden olabilir, aşının işlevi açısından vücudun verdiği fizyolojik bir tepkidir ve normaldir. Daha ciddi bir durum söz konusu olduğunda derhal veteriner hekiminizle irtibata geçmelisiniz.

 Aşılar tamamlanıncaya kadar köpeğinizi sokağa bırakmamaya ve başka hayvanlara yakınlaşmasına izin vermemeye gayret ediniz.   Köpeğinizin aşıları tamamlansa bile %100 koruma sağlanamadığını unutmayın ve gerekli önlemleri mutlaka alın. Aşılanmamış köpeklerle temasından kaçının, yerden herhangi bir şey yemesine izin vermeyin, başka köpeklerin dışkılarıyla temas etmesine engel olun.

ZOONOZ HASTALIKLAR

 Zoonoz Hastalıklar 

 Zoonoz hastalık nedir?

 Zoonoz hastalıklar insanlar ve hayvanların birbirine bulaştırabildikleri ve her iki gruba dahil bireylerde ortak olarak şekillenen hastalıklardir.

 Dünya sağlık örgütü zoonoz hastalıkları, doğal koşullarda insanların ve hayvanların birbirine bulaşan hastalığı olarak tanımlamaktadır.

Ancak bu tanımlamadaki ‘doğal koşullar’ kavramının aksine bazı hastalıkların bulaşabilmesi için bir takım özel şartların oluşması gerekmektedir ki bu da önemli bir konudur. Örneğin kuduzun bulaşabilmesi için mutlaka ısırık, tırmalama vb. nedenlerle oluşan açık bir yara olmalıdır. Aynı durum Brucella enfeksiyonlarında da söz konusudur. Bulaşma yollarından biri olan deri yolu ile bulaşma ancak deri üzerinde çizik, çatlak gibi açık bir yaranın varlığında mümkündür.

Zoonoz hastalığın tanımından da anlaşıldığı gibi tek taraflı bir bulaşma değil, her iki grubunda birbirine hastalık bulaştırması söz konusudur.

İnsanlardan hayvanlara geçen hastalıklara sistiserkozları (cysticercosis) örnek olarak gösterebiliriz. Ülkemizde de sık görülen ve konakçılar aracılığı ile dolaylı yolla kedi ve köpeklerde görülebilen bu parazitin, ergin şekli olan tenialar (T.Solium) insanların ince bağırsağında yaşar ve enfekte gıdaların yenmesi ile sığırlara (T.Saginata) geçer. Kedi ve köpeklere bulaşma, çiğ etlerin veya enfekte iç organların yedirilmesi sonucu olabildiği gibi doğrudan insan atıkları ile enfekte olmuş gıdaların yenmesiyle de oluşabilir.

Birlikte yaşadığı petlerin kendileri için oluşturabileceği riskleri bilmek her zaman insanların ilgisini çeken önemli bir konu olmuştur. Ayrıca zoonoz karakterli hastalıklardan bazıları petlerde tedavisi olmayan, sadece koruyucu aşılamalar ile önlenebilen hastalıklardır ve insanlar içinde ciddi tehlike yaratabilmektedir. Bu gün tüm dünyada hem insan hemde hayvan sağlığı için büyük önem taşıyan kuduz buna en iyi örnektir.

 Zoonoz hastalıklar hangi yollarla insanlara bulaşabilir ?

 Zoonoz hastalıkların bulaşması hastalığın etkenine bağlı olarak farklı yollarla olmaktadır. Ancak genel olarak bulaşma temas, solunum veya oral yol ile olmaktadır.

Tüm bulaşma yollarında asıl olan ortak nokta etkenin taşınmasıdır. Kedi veya köpeklerin vücut atıkları (dışkı, idrar, salya, burun akıntısı) etkenlerin taşınmasında önemli bir yoldur. Bu atıklarla temas veya atıklarla bulaşık enfekte gıdaların alınması sonucu insanlara geçebileceği gibi ısırma ve tırmalama sonucu kan yolu ile de bulaşma olabilir.

Direk bulaşmanın yanında kedi ve köpeklerdeki etkenlerin ara konakçılar vasıtası ile insanlara indirek yolla bulaşabilmesi de mümkündür. Son yıllarda ülkemizde de sık rastlanılan ve köpeklerde ağrılı eklem hastalıkları ile karekterize Lyme hastalığını buna örnek olarak verebiliriz. Hastalığın etkeni keneler aracılığı ile köpekden köpeğe taşınabildiği gibi keneler vasıtası ile insanlara da bulaşabilmektedir.

Zoonoz hastalılar nelerdir?

 Kedi ve köpek gibi petlerden kaynaklanan zoonoz hastalıklar yanında tavuk, kuş vb. kanatlı hayvanlar, koyun, sığır vb. evcil memeliler, maymun, fare vb. yabani memeliler ve tavşanlar gibi pek çok hayvan türüne ait zoonoz hastalık, insanlara bulaşarak ciddi sorunlara neden olabilir.

Kedi ve köpeklerde dahil olmak üzere tüm hayvan türlerinde görülebilen ve insanlara da bulaşabilen bu zoonozlar, bakteriyel, paraziter, viral ve mantar kaynaklı olabilmektedir.

Ayrıca bulaşması sadece kene pire gibi arthropodlar aracılığı ile olabilen bazı zoonoz hastalıklar arthropadal kökenli zoonozlar olarak tanımlanmaktadırlar.

Bu etkenler (bakteri, virus, mantar ve parazitler) kedi ve köpeklerde değişik şekillerde hastalığa neden olurlar ve farklı yollarla insanlara bulaşabilirler.

 Kedi ve köpeklerde sık karşılaşılan ve önem taşıyan zoonoz karakterli hastalıklardan bazıları şunlardır;

 Salmonellosis, Brucellosis, Camphylobacteriosis, Leptospirosis, Kuduz, Cat Scratc disease,
Lyme disease, Veba, Tularemi, Sporotrichosis, Dermatophytosis, Toxacara canis, Echinococcosis, Droflariasis, Cysticercosis, Toxoplasmosis.

 Zoonoz hastalıklardan nasıl korunabiliriz ?

 Korunma için her şeyden önce etkenin veya hastalık kaynağının bilinmesi gerekir. Bunun dışında önemli olan diğer bir konuda bulaşma yollarının bilinmesidir.

 Zoonoz hastalıkların gerek petler arasında yayılmasını, gerekse insanlara bulaşmasını önlemek için koruyucu olarak yapılan aşı, ilaçlama, iç ve dış parazitler ile mücadeleye önem vermek gereklidir.

 Kuduz gibi tedavisi olmayan bazı zoonoz hastalıkların varlığı koruyucu hekimliği ön plana çıkarmaktadır. Bu amaçla spesifik hastalıklara karşı geliştirilen aşı uygulamaları halen tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en etkin yöntem olarak kullanılmaktadır. Bu aşılara örnek olarak kuduz, lyme ve Leptospiro aşıları örnek olarak verilebilir.

 Ayrıca petlerde oldukça sık görülen ve insanlarda hydatik kist oluşumuna neden olan Eccinococcuslar ile mücadele de, oral yolla düzenli olarak yapılan paraziter uygulamalar ile yapılabilir.

Köpeklerde Kalça Displazisi

 Kalça Displazisi Nedir?

 Kalça displazisi, kalça eklemindeki uyumsuzluk ve buna bağlı olarak şekillenen gevşeklik nedeniyle uluşan biomekanik, gelişimsel ortopedik bir bozukluktur. Kalça ekleminin dejeneratif eklem hastalığı ya da artritis’i olarak da tanımlanabilmektedir. Kalça eklemini oluşturan kemik başının (femur)  eklem çukuruna (asetabulum) temas etmesi, tam olarak uyum sağlayamamsı sonucu kemik başında deformasyonlar ve buna bağlı olarak da kalça ekleminde ağrı, kareketlerinde sınırlanma ve topallık görülür.

  Bu hastalık özellikle Alman çoban köpeği, Labrador, Golden Retriever, Kangal, Danua ve Saint Bernard gibi büyük ırk köpeklerde görülmekte ve genetik olarak diğer kuşaklara aktarılabilmektedir. Ancak hastalığa bütün köpek ırklarında ve hatta kedilerde bir rastlanmaktadır.

 Hastalığın büyük ırk köpeklerde daha çok görülmesinin nedeni hızlı büyüme ve ağırlık artışı ile genetik özelliklerdir. Hızlı büyüme ve ağırlık artışı ile birlikte ekleme binen yükü taşıyan ligamentler, kaslar ve eklem kapsülü gevşer ve normalde birbirine temas eden iki kemiğin teması bozulur, bu da eklemin yapısında ve şeklinde bozukluğa neden olur.

 hip1

 Hastalığın belirtileri nelerdir?

 Hastalık belirtileri eklemde oluşan yanıgıya, eklemdeki gevşekliğin derecesine ve hastalığın dönemine göre değişkenlik göstermektedir. Hastalığın erken safhasında koşmada, zıplamada, tırmanmada isteksizlik, kalkarkan zorluk çekmek, aktivitede azalma, özellikle ekzersizden sonra artan aralıklı veya devamlı topallık görülmektedir. Geç döneminde ise bu belirtilere ek olarak yürüyüş sırasında sürtünme seslerinin gelmesi, arka bacak kaslarında zayıflama, kalça eklem hareketlerinde kısıtlanma görülebilmektedir.

 Kalça dislazi için risk faktörleri nelerdir?

 Genetik faktör (yapılan tüm bilimsel araştırmalar kalça dislazisinin genetik bir hastalık olduğunu göstermektedir), beslenme (obes köpeklerde belirtiler çok daha şiddetli olmaktadır), hızlı büyüme (3-10 ay arasındaki büyüme hızı displazi oluşumunda risk faktörü olarak tespit edilmiştir) ve egzersiz ( düzenli yapılan egzersizlerin eklem sağlığı açısından oldukça önemlidir).

 Kalça displazisi nasıl teşhis edilir?

 Hatalığın tanısı hastanın klinik belirtileri, fiziksel muayene sonuçları ve kalça ekleminin uygun pozisyonlarda alınmış röntgenleri ile konulabilir. Kalça çıkığı probleminin bilinen en erken teşhisi Pensilvanya Üniversitesi tarafından geliştirilen özel bir röntgen tekniği ile mümkün olmaktadır ki “ Penn-Hip radyografisi” adı verilen bu teknikle 4 aylık köpeklerde kalça displazisine neden olan kalça eklemi gevşekliği ortaya konabilmektedir. Bu tekniğin en önemli avantajı bu yaş grubunda hastalığın teşhisinin ancak 4-5 aylık hayvanlarda uygulanabilen ve hiçbir metal implant uygulamasına gerek olmadan hastalığı %80 başarı ile çözümleyebilen “juvenil symphisiodesis” operasyonun uygulanmasına imkan tanımasıdır. Bu teknik de merkezimizde başarı ile uygulanmaktadır.

Shaya web

 Kalça Displazisinin Tedavisi Nedir?

 Hastalığın tedavisinde kalça displazisinin derecesi, eklemde dejenerasyonun oluşup oluşmadığı, hastanın yaşı, cinsiyeti, ortamı göz önünde bulundurulur ve bu değerlendirmeye göre tedavi biçimi seçilir. Erken teşhis her zaman için büyük bir avantajdır.

hip2

 Kalça displazi cerrahi olarak JPS (Juvenil Pubic Symphisiodesis), TPO (Triple Pelvic Osteotomy), Darthroplasti, Caput Femoris Rezeksiyonu ve Total kalça protezi gibi operasyonlarla gerçekleştirilmektedir. Alternatif olarak akapunktur, fizik tedavi, altın implantasyonu gibi uygulamalardan da yararlanılmaktadır.

 Juvenile Pubic Symphisiodesis (JPS)

 Bu operasyon 20 haftalıktan küçük tercihen 16 haftalık distrasksiyon indeksi yüksek yani kalça eklemi çok gevşek olarak tespit edilmiş köpek yavrularına uygulanır. Operasyonda kalça kemiğinde normal koşullarda köpek 5,5 aylık olana kadar büyümeye devam edecek olan bir büyüme plağı elektrokoter aracılığıyla yakılarak daha köpek 4 aylıkken büyümesi durdurulur. Kalça kemiği diğer alanlarda büyümeye devam eder ve oluşan yeni kalça kemiği şekli bir kanat gibi uzanarak femur başlarını daha fazla örter. Bu operasyon sayesinde hiçbir metal implant uygulamasına gerek olmadan hastalığın tedavisi %80 başarı ile çözümlenebilmektedir.

jps

 Triple Pelvic Osteotomie (TPO)

 TPO, gün geçtikçe popülarite kazanan bir tedavi yöntemidir ve operasyonda amaç özel osteotomilerle (kemik kesileri) ve TPO plağıyla,   kalça eklemine yeni bir anatomik form vererek çıkık oluşmasına engel olmak olarak özetlenebilir. Bu oluşturulan yeni anatomik form form sayesinde eklemdeki gevşeklik giderilmiş olur.

 TPO

 Femur Başının Eksizyonu

 Bu operasyon TPO veya JPS gibi koruyucu değil kurtarıcı bir operasyondur. Hastanın femur başı uygun yerinden ve uygun şekilde kesilerek kalça ekleminde dejenere olmuş kemikler arasındaki temas ortadan kaldırılır.  20 kg altındaki köpeklerde sonuçlar oldukça başarılı sonuç vermektedir.

 

 Darthroplasty (Dorsal Acetebular Rim Arthroplasty)

 Bu operasyon tekniğinde kalça kemiğinden çıkarılan kemik lamelleri femur başındaki eklem yüzeyini kaplayacak şekilde bölgeye yerleştirilmektedir. Bu yöntemle femur başının tekrar çıkmasını engelleyen yeni bir kemik dokusu oluşturulmaktadır. Her yaşta uygulanabilmektedir. Ancak eklemde çok şiddetli bir dejenerasyon oluşmuş ise işe yararlılığı tartışmalıdır.

 Total Kaçla Protezi

 Hastalığın zamanında teşhis edilemediği ya da tedavinin uygun olarak yapılamadığı durumlarda ilerleyen dejeneratif eklem hastalığı maalesef geri dönüşümsüz hale gelir ve bu aşamadan sonra hastalığın başarılı tedavisi sadece Total Kalça Protezi uygulaması ile mümkün olabilmektedir. Ancak bu uygulama yüksek maliyet sebebi ile henüz ülkemizde uygulama alanı bulamamıştır.

hip-model

Köpeklerde Temel Eğitim

  Köpeklerde Temel Egitim

 kopek egitimEvcil hayvan sahibi olmanın kritik kısımlarından biri de yavru köpeğinize uygun evcil hayvan davranışlarını ve nasıl iyi bir komşu olunacağını öğretmektir. Kötü davranışları düzeltmek ve itaat eğitimi sizin sorumluluğunuzdadır.

 Çağırdığınızda gelmesi gibi basit bir komutu biliyor olması, yavru köpeğinizin hayatını kurtarabilir. Yavru köpeğiniz asla başıboş bir biçimde dışarıya bırakılmamalıdır ve tasma takma kuralına her zaman uyulmalıdır.

 Davranış eğitimi

 Unutmayın ki yavru köpeğiniz bir çocuk gibidir ve bazı davranışlarının sebebi merak ve can sıkıntısıdır. O bunların kabul edilemez olduğunu bilmez. Fakat sorumlu bir evcil hayvan sahibi olarak, evcil hayvanınızı kontrol altında tütmek ve kötü davranışlar sergilemesini önlemek sizin işinizdir. Yaygın davranış problemlerini düzeltmede izlemeniz gereken temel adımlar şunlardır;

 Kalın bir ses tonunda ve ciddi bir şekilde ” Hayır!” ya da “Ahh!” diyerek yavru köpeğinizin dikkatini çekmeli ve kesin olarak yaramazlık yapmasını engellemelisiniz.

 Kabul edilebilir alternatif bir davranış sunun ya da ilgisini başka tarafa çetin.

 Övgü ile davranışını düzeltin. Neşeli, tiz bir ses tonu ile “iyi çocuk”, “iyi köpek” gibi sözler söyleyin ve onu şımartın.

 EĞİTİM İPUÇLARI

 Kemirme – yavru köpekler genellikle kemirmeye diş çıkarma zamanlarında başlarlar. Erişkin köpekler, eğer vazgeçirilmezlerse canları sıkıldığında kemirmeye başlarlar. (Bunu düzeltmek için, bakınız sayfa 28’de ” Kemirme”) .

 Homurdanma ve Isırma – Isıran köpeklerin çoğu yavruyken homurdanma davranışı düzeltilmemiş köpeklerdir. Daha sonra ısırmayı ve kaçmayı denerler. Eğer homurdanan ya da ısıran bir yavru köpeğiniz varsa, bu uygunsuz davranışlar İçin mevcut uygun metotları uygulayabilmenizde size yardımcı olması için veteriner hekiminize danışınız. Katı cezalandırmalar genellikle davranışın daha da kötüleşmesi ne yol açar.

 Yavru köpeğiniz oyun oynarken sizi ısırmaya çalışacaktır. O, bu ısırığın sizin için acı verici olduğunu anlayamaz. “Isırma engelleme” olarak adlandırılan bu durumu köpeğinize öğretmelisiniz. Yavru köpeğiniz dişlerini bir insan derisinde kullandığında, o kişi kalın bir ses tonu ile “Ahh!” diyecektir ve sakinleşene kadar yavru köpeğinizi reddedecektir. Eğer köpeğiniz ısırmaya devam ederse, oyun oynamayı durdurun. Yavru köpeğinizle nasıl oyun oynadığınız, onun uygun olmayan davranışını destekleyebilir. Gürültü yaparak ya da savaşıyormuş gibi oyun oynamayın. Çünkü bu durumlar saldırgan davranışları pekiştirici niteliktedir.

 Eğer bu tip oyunlar oynarsanız böyle davranışları teşvik etmiş, cesaretlendirmiş olursunuz. En iyisi bu durumu durdurmak ve yavru köpeğinizin ilgisini yürüyüş, yüzme ya da git-getir gibi farklı formda egzersizlere çekmektir.

 Eğer yavru köpeğinizle ilgili halen ısırma problemleri yaşıyorsanız farklı öneriler için veteriner hekiminizle irtibata geçin.

 Ağlama – Yavru köpekler yalnız kaldıklarında sıklıkla ağlarlar. Bu durumu ayrı tutma eğitimiyle engelleyebilirsiniz (bakınız 28. sayfadaki “ağlama vemızmızlanma”).

 Aşırı havlama – Bazı havlamalar müsaade edilebilirdirler. Köpekler bir sebep olduğunda havlarlar (Bir istekleri olduğunda, bölgelerini korumak için, ilgi çekmek için ya da canları sıkıldığı için).

Aşırı havlama çoğu durumda yüksek sesle “Ahh!” ya da ” Haytr!” diye bağırılarak düzeltilebilir. Yavru köpeğinizi sessizleştiğinde övün, takdir edin. Yavru köpeğinizle günde 20 dakikalık egzersizler yaparak, ona sıkılmaması için yardımcı olabilirsiniz. Eğer komşularınız size yavru köpeğiniz siz evde yokken havlaması ile ilgili olarak şikâyette bulunurlarsa, yavru köpeğinize oyuncaklar, güvenli çiğneme maddeleri ve ilgisini çekebilecek şeyler temin edin. Ve oyuncaklarını haftada bir değiştirerek sıkılmasını engellemeye yardımcı olabileceğinizi unutmayın.

 Kucağa sıçrama – Yavru köpeğiniz insanları sakin bir şekilde nasıl karşılayacağını öğrenmelidir. Eğer yavru köpeğiniz insanların üzerine atlıyorsa “Dur” ve “Otur” komutlarını öğrenmesi gerekir. Yavru köpeğinizi evde ya da dışarıda insanlar ile tanışırken tasma ile tutarsanız, uygun tanışma etiğini öğrenmesine yardım etmiş olursunuz.

 Yavru köpeğiniz birilerinin üzerine atlamaya başladığında tasmasını aşağıya doğru çekerek kalın bir ses tonu ile ” Dur!” deyin ve tehditkâr bir şekilde üzerine doğru yürüyün. ( annesinin yapabileceği gibi) Yavru köpeğiniz geri çekildiğinde “Otur” komutunu verin ve ona yardımcı olun. Yavru köpeğiniz oturma pozisyonuna geçtiği zaman onu her zaman takdir edin ve ödül verin.

 Yalvarma – Siz yemek yerken yavru köpeğinizin size yalvarması doğal bir durumdur, Ancak yavru köpeğinizi asla masadan beslememek çok önemlidir. Çünkü bu gibi bir durum bu kötü davranışı desteklemek anlamına gelir. Yalvarma bıraktırılması zor bir davranış biçimidir.

 Yavru köpeğinizi siz yemeğe oturmadan besleyin ve yemek sırasında masanın etrafında göründüğünde onu reddedin. Eğer yalvarırsa ona kararlı bir biçimde “Hayır!” diye belirtin. Yemek sırasında yavru köpeğinizi kulübesinde tutmalı, yatağında kalması gerektiğini öğretmeli ya da ayaklarınızın altında uzanmasını sağlamalısınız.

 Çöp kutularını kurcalama (karıştırma) – Yavru köpekler için, doğaları ve dürtüleri gereği kokan yemekler, ilginç kağıtlar ve kemirilebilir kutular içeren çöp kutuları ya da çöp torbalan cazibelidir. Ancak bunların çoğu tehlikeli olabilir.

 Bu problemi engellemenin en iyi yolu, bu gibi maddeleri yavru köpeğinizin ulaşamayacağı yerlerde saklamaktır. Eğer bu mümkün değilse kararlı bir biçimde “Hayır!” diye belirtin ve yavru köpeğinizi o alandan uzaklaştırın, sonra da ona alternatif bir aktivite sunun.

 Arabaları kovalamaları ve arkalarından koşmaları – Yavru köpeğiniz, bu aktiviteyi sergilememesi için, başıboş bir biçimde asla dışarıda bırakılmamalıdır. Eğer yavru köpeğiniz hareketli hedefleri takip ediyorsa, doğal bölge edinme içgüdüsü ile hareket ediyordur. Bu problem düzeltilmesi zor bir durumdur.

 Dolaşma – Tel ile çevrili alanlarda dolaşmaları ya da tasma ile dışarıda gezdirilmeleri, yavru köpekler için en güvenli durumdur.

 

 İTAAT  EĞİTİMİ

 Ne zaman başlayacaksınız? Tasma eğitimi gibi basit eğitimler ile başlayabilirsiniz. Eğitimlere evinizin etrafında ve gözetiminiz altında, yumuşak vücut tasması veya boyun tasması ile başlamak uygun olacaktır.

 İlk başlarda yavru köpeğiniz bu durumlardan hoşlanmayacaktır. Ancak sabrederseniz tasmasına uyum sağlayacak, alışacaktır. Onunla top oynayarak dikkatini dağıtın ya da tasmasını taktığında onu överek alışmasını sağlayın. Yavru köpeğinizin tasmasının düzgün bir biçimde takılı olup olmadığını düzenli olarak kontrol edin.

 Tasma, eğitim için esas bir unsurdur. Deri ya da plastik tasma yavru köpeğiniz için uygundur. Uzun tüylü ırklar için, vücudu saran deri tasmalar keçe oluşumunu azaltmak için tavsiye edilebilir.

 Ayrıca yavru köpeğinizin eğitimi için 1,8 metre uzunluğunda bir boyun tasması gereklidir. Boyun tasması perdeli pamuktan ya da deriden yapılmış olmalıdır (naylon tasmalar kaygan olurlar ve ellerinizin su toplamasına neden olabilirler.

 Eğitimde de olsanız yavru köpeğinizin günlük oyun saatlerini unutmayın. Yavru köpeğinizin sıkı bir vücuda sahip olabilmesi ve fazla enerjisini yakabilmesi için egzersizlere İhtiyacı vardır.

 Yaklaşık üç aylık olduğunda yavru köpeğiniz ile birlikte günde iki kez tasma ile yürüyüşlere başlamalısınız. Ayrıca yavru köpeğinizi profesyonel bir İtaat eğitimine de verebilirsiniz. Gün bir itaat eğitimine, yavru köpeğiniz altı aylık kadar olduğunda başlayabilirsiniz.

 

 EĞİTİM DONEMİ

 Önce yavru köpeğinizle oyun oynayın. Aksi halde onun ilgisini üzerinizde tutmanız zordur. Eğitim zamanlarını kısa tutun (günde 5 ile 15 dakika arası). Gün içinde sık tekrarlar daha faydalı olacaktır. Bu yavru köpeğinizin kısa sürede dikkatini toplamasını ve eğitim dönemlerinin sizin ve yavru köpeğiniz için daha eğlenceli olmasını sağlar.

 Komutanın kimde olduğunu kanıtlamak için farklı egzersizlerden faydalanabilirsiniz. Bunu yapmak için yavru köpeğinizi yerden kaldırın ve boğuşmayı bıraktığı zaman yere bırakın. Yavru köpeğinizin karnını okşayın ve baskınlığınızı ona kanıtlayın. Daha sonra da onu sakince övün.

 Sabırlı olun. Ne yapması gerektiğini, yavru köpeğiniz bunu öğrenene kadar, tekrarlayın. Ve sonra onu övün. Köpekler neyin doğru olduğunu mantıklı düşünerek değil, tekrarlar sayesinde öğrenirler.

 Asla sakinliğinizi kaybetmeyin ya da ona vurmayın. Yavru köpeğiniz neden Sinirlendiğinizi de davranış şeklinizi de anlayamaz. Bunun yerine sizden korkar.

 Yavru köpeğiniz itaat ettiğinde onu övgü yağmuruna tutun. Onu sahiplenin ve hafifçe göğsünü okşayın.

 Kararlı ve tutarlı olun. Böylece komutanın kimde olduğunu bilecektir. Komut verirken aynı ses tonunu ve aynı kelimeleri kullanın.

 Her eğitim dönemini olumlu bir işaretle sonlandırın. Eğer yavru köpeğiniz yeni bir komutu kavrayamadı ise, başarılı olduğu bir komuta geri dönün ve onu övün.

 

ÖZEL KOMUTLAR (SPESİFİK KOMUTLAR)

 Gel : Yavru köpeğinizi “Gel” komutu ile yedi haftalıktan erken zamanlarda tanıştırabilirsiniz, bu ilk olarak öğrenebileceği bir komuttur.

 Onu beslerken yavru köpeğinize “Gel” deyin (bu anlık bir ödül olacaktır). Ona, canlandırmaya benzer bir ses tonu ite “Gel bakalım” derken sizi takip etmesini sağlayın.

 Tasma metodu : Yavru köpeğiniz sizin çok yakınınızda tasmalı bir şekilde otururken, kalın bir ses tonu ile ismini kullanarak ve coşkulu bir şekilde ” Gel” deyin. Nazikçe onu kendinize doğru çekin. Ellerinizi kullanmadan tek dizinizin üzerine çömelerek onu karşılayın. Size ulaştığında çok heyecanlanabilir ve üzerinize atlayabilir, yerde yuvarlanabilir ya da idrarını kaçırabilir. Onu birkaç kez daha coşkulandırın ve sonra size doğru gelmeye başladığında kademeli olarak oturması için onu teşvik edin.

 Otur : Yavru köpeğinizin başının üstünde elinizde bir miktar yavru maması tutarken ona otur deyin. Elinizdeki mamayı yavrunuzun kafasının arka tarafına doğru hareket ettirin ve oturmasını sağlayın. Sonra onu övün ve ödül olarak ekstra bir miktar verin.

 Tasma metodu ile yavru köpeğiniz sizin sol tarafınızda otururken, tasmasını sağ elinizle tutun. Öylece durun, yavru köpeğinizin ilgisini çekin ve size takmasını sağlayın. Bunun için mama da kullanabilirsiniz. Tam o anda “Olur” deyin. Yavru köpeğiniz oturana kadar (ki oturacaktır) sabırlı olun, onu övün ve ödüllendirin. Daha sonra tasmasından çekerken ona komut verin. Başarılı olduğu zaman sadece komut verin, tasmayı çekmeyin. Böylece yavru köpeğiniz komuta yanıt verecektir. Onu övmeyi ve ödüllendirmeyi unutmadın.

 Kal : Yavru köpeğiniz sizin sol tarafınızda otururken, siz onun tasmasını sağ elinizde toplayın, avuç İçiniz yavru köpeğinizin yüzüne bakacak şekilde parmaklarınızı aşağıya indirerek yavrunuza ” Kal” deyin. Gözünüzle onu izlerken, yavrunuzun Önüne doğru bir adım atın. Eğer ederse, nazikçe ona hatırlatarak “Kal” komutunu ona tekrar edin. İlk başlarda yavru köpeğinizi nazikçe salarak, övmeden önce onun 5-10 saniye “kal” pozisyonunda durmasını sağlayın. Kademeli olarak zamanı ve ondan uzaklaşma mesafesini artırın.

 Yanınızda yürütme Yavru köpeğinizi sol yanınızda tutun ve dikkatini çekin. Daha sonra ona “yanımda yürü” komutu verirken sol adımınızla ileri doğru yürüyün. Bacağınızı sıvazlayarak yavru köpeğinize nerede olmasını istediğinizi gösterin. Onunla yana birkaç adım atın ve sonra onu övün. Ya köpeğiniz bir kez temel fikri kavradığında, kademeli olarak mesafe ekleyin ve geri dönün. Onu ödüllendirmek ve motive etmek için ona yavru mamasından bir miktar ikram edin.

 Eğil – Eğil & Kal : Bu komutlar yavru köpeğinizin altı aylıkken öğrenebileceği komutlardır. Yavru köpeğinizle birlikte oturma pozisyonunda başlayın ve sonra ona “eğil” komutu verin. Bu pozisyona gelmesi için ona yemek vererek yardımcı olun. Yemeği zeminde ilerletin, daha sonra “eğil” diyerek ilerleyin. Yavru köpeğinizin burnu mamayı takip edecektir. Bu işi eğilmiş olarak yaparsa onu övün ve Ödül olarak bir miktar mamayı ona verin.

 Yavru köpeğiniz bir kez “kal” ve “eğil” komutlarını öğrendiğinde, ona kombine bir komut olan ” Eğil-kal” komutunu öğretebilirsiniz. Onu her zaman sakince övün ve bir miktar mama ile onu ödüllendirici davranışlarda bulunun.

 

 Kemirme

 Yavru köpeklerin kemirme problemi genellikle diş çıkarmaya, can sıkıntısına ya da strese bağlıdır ve bu durum yavru köpeğinizin doğasına yerleşmeden, bir an evvel, vazgeçirilmelidir.

 Yavru köpeğinize buz küpleri vermek, diş çıkarmasına yardımcı olur (yalnız buz küplerinin onun idrar kesesini dolduracağı ve bu yüzden tuvalet ihtiyacını gidermesi için bir yerin olmasının gerekeceğini unutmayın).

 Güvenli kemirme oyuncaklarının temini yavru köpeğinizin can sıkıntısını azaltabilir. Böylece siz yanında olmadığınızda tehlikeli maddeleri kemirme sorunu olmayacaktır :

 Yavru köpeğinizi kabul edilebilir sınırlar dışında bir şeyi çiğnerken yakaladığınızda “Hayır!” diye bağırarak, uygunsuz davranışının üzerinden dikkatini çekmesini sağlayın.

 Yavru köpeğinizin dikkatini kemirme oyuncağının üzerine çekmeye çalışın. Güvenli kemirme oyuncağını kemirmeye başladığında yavru köpeğinizi tiz bir ses tonu ile ” iyi çocuk” diyerek takdir edin. Bu davranışı imtiyazlı olarak sergilemekten kaçının. Yavrunuzu ne zaman uygun oyuncağı çiğnerken görürseniz onu takdir edin ve övün.

 Evcil hayvan mağazalarında bulunan zararsız fakat tadı iyi ürünler kullanarak yavru köpeğinizin mobilyalarınızı ya da başka şeyleri kemirmesini engelleyin.

 Evcil hayvanınız için uygun ve güvenli ürünlerle ilgili olarak veteriner hekiminize danışın.

 

 AĞLAMA VE MIZMIZLANMA

 Yavru köpeğiniz sizi, ailesi ya da sürüsü olarak görür ve mümkün olduğunca sizinle birlikte olmak ister.

 Her ne kadar bazı zamanlar onu yalnız bırakmanız gerekli de olsa, bu onlar için stresli bir durum olacaktır. Çünkü yavru köpeğiniz sizin ne zaman döneceğinizden emin olamaz. Endişelenebilir ve ağlayabilir, mızmızlanabilir uluyabilir (sürüsünü bulmaya çalışan bir kurt gibi). Yavru köpeğiniz yalnızlıkla başa çıkabilmeyi öğrenmek için güven verilmeye ve övgüye ihtiyaç duyar.

 Yavru köpeğinize yalnız başına kalmayı öğretmeye, siz evde iken kısa zaman dilimlerinde kulübesinde yalnız bırakarak başlayın. Kulübesinde sessizce oturduğu zamanlarda onu takdir edin ve övün. Onu kulübesinin dışına çıkardığınız zamanlarda, onun bu durumu onu kurtarıyormuşsunuz gibi algılamasına izin vermeyin.

 Çalışmadığınız günlerde kısa zamanlı dönemlerde evi terk edin. Bu zaman dilimlerini kademeli olarak artırarak onun kulübesinde yalnız başına kalması durumunu olağan hale getirin.

 Evden ayrılma ve eve dönüş anlarını büyük bir mesele haline getirmeyin. Bu durum yavru köpeğinizin endişe duygusunu destekleyecektir.

 Yavru köpeğiniz, sizin geliş ve gidiş zamanlarınızı tahmin edebilme yeteneğini geliştirecektir ve zamanla bunu öğrenecektir.

 Yalnızlık olgusundan dikkatini çekmesi için ona güvenli oyuncaklar verin. Odada hafifçe çalan bir radyo bulundurmayı tercih edin. Böylece yavru köpeğiniz sesler duyacak ve kendini güvende hissedecektir.

 

 OYUN OYNAMA

 Yavru köpekler, günlük egzersizlere ve düzenli oyun zamanlarına ihtiyaç duyarlar. Oyun, siz ve yavru köpeğiniz arasındaki önemli bir etkileşimdir. Bu onun sosyalleşme becerilerini geliştirmesine yardımcı olur. Egzersizlerini destekler ve sizinle arasındaki bağların kuvvetlenmesini sağlarken yavru köpeğinizin bastırılmış enerjisinin de dolaylı bir biçimde boşalmasını sağlar.

 Yavru köpeğiniz sizi burnu ile dürterek, pantolonunuzun paçasından çekerek ya da başı ile hareketler yaparak (kafası ve göğsü ile eğilme hareketleri gibi veya kalçasını kaldırma şeklinde) sizi oyuna çağırır.

 Git-getir, kovalamaca, saklanma-bulma ve takip etme gibi oyunlar yavru köpeğiniz için eğlencelidir ve doğal içgüdülerini ifade edebilmesini sağlar. Aynı insanlarda olduğu gibi evcil hayvanlar da aynı şeyleri yapmaktan sıkılırlar. Bu yüzden çeşitlilik önermelisiniz ve farklı oyuncaklar temin etmelisiniz.

 

 SOSYALLEŞME

 Yavru köpeğinizi aile üyelerinizle, arkadaşlarınızla ve yabancılarla tanıştırın. Böylece her çeşit insanla iyi geçinmeyi öğrenir. Yavru köpeğinize bu insanların arkadaşça olduğuna dair güven verin ve onları uygun şekilde karşılayabilmesi için ona takviyelerde bulunun.

cats-and-dogs2930

 Üstelik yavru köpeğinize, iyi davranışlarını desteklemek anlamında yeni insanlar ve farklı ilgiler sunmuş olursunuz.

 Ayrıca yavru köpeğinizi farklı ortamlara da sokmalısınız. Onu yürüyüşe çıkarabilir, araba ile gezdirebilir ya da ailece yapılan bir pikniğe götürebilirsiniz. Yavru köpeğinizin güvenliği ve sorumlu bir evcil hayvan sahibi olabilmek içir, her zaman tasma takma ve yavru köpeğinizin arkasından onun dışkısını temizlemek gibi kurallara uymalısınız

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KEDİ BAKIMI

 KEDİ BAKIMI

 Yavru Bakımı

 Dişi kediler çiftleştikten genellikle 58-62 gün sonra 1-5 (nadiren daha fazla) yavru doğururlar. Yavru bakımı doğumla birlikte başlar. Tabi bu bakımın ilk bir ayı hemen hemen tam olarak annenin kontrolündedir. Doğumdan sonra 24 saat içinde yavrunun anneyi emmesi, bu ilk sütün içinde bulunan immunglobulinler (bağışıklık sağlayan maddeler) bakımından çok önemlidir. Gebe kediler evde çoğu zaman sizin hazırladığınız bir yere değil de kendi uygun gördüğü yere doğurur. Bunu genellikle veterienr hekim yardımı almadan yaparlar. Bütün anneler gibi yavrularına karşı çok müşfiktirler. Onları devamlı yalar ve emzirirler. Bu yalama sonunda onları temizledikleri gibi çiş ve kakalarını da yaptırırlar. Belli bir yaşa kadar bu yalama ve çiş yaptırma olayı hayati önem taşır. Çünkü bu yavrular doğduklarında henüz böyle bir reflekse sahip değildirler.

  Yavru bir kedinin annesinden ayrılma yaşı ortalama 2 aylıktır. İlk aldığınızda annesinden ve kardeşlerinden ayrıldığı, yeni bir ortama geldiği için, korkmuş ve ürkmüş olabilir. Gidip herhangi bir köşeye saklanıp çıkmayabilir. Onu oradan zorla çekiştirerek çıkarmaya çalışmayın. Bu onu daha da korkutubilir. Yumuşak ve nazikçe onunla konuşun. Bir oyuncak veya ip benzeri bir cisim bulun. Onu hareket ettirin. Kediler çok meraklı ve oyuncu oldukları için dışarı çıkacak ve büyük bir ihtimalle oynamaya başlayacaktır. Birkaç gün içinde size ve çevresine alışacaktır. Ona ayrıca kediler için üretilmiş özel kokulu (catnip) fare, top ve çorap gibi oyuncaklar verebilirsiniz. Bunlarla genellkile iyi vakit geçirirler. Yumuşak bir battaniye veya kedi yatağı ile onun uyuyabileceği bir yuva alabilirsiniz. Çünkü kediler genellikle içine gömülüp yatabileceği ortamları çok severler.

 Dikkat edilmesi geren diğer bir konu da zamanı geldiğinde onu kısırlaştırmaktır. Aksi halde sokağa çıktıktan sonra ne zaman ve nasıl geleceğiniz asla tahmin edemezsiniz. Dilerseniz kedi sahibi olduğunuzda kısırlaştırma ile ilgili ayrıntılı bilgileri kliniğimiz veteriner hekimlerinden elde edebilirsiniz.

  Diş Değişimi

  Yavru bir kedi 3,5 aylıktan itibaren süt dişlerini değiştirmeye başlar. Dökülen ve yerine çıkan dişler hayat boyu kalıcıdır. 6-8 aylık olana kadar süt dişlerinin tamamı değişir. Siz bu dökülenleri ara ara diş veya dişlerin yerinde kanama şeklinde görebilirsiniz. Zaten dökülenlerin yerine çok kısa zamanda yenileri çıkacaktır. 1-1,5 yaşından sonra tartar oluşumu başlayabileceği için zaman zaman diş temizliği yaptırma ihtiyacı ortaya çıkabilmektedir. Aşılamalar veya diğer işlemler için kliniğimize geldiğinizde veteriner hekimlerimiz gerekli kontrolleri yaparak bunun zamanını size belirtecektir.

 1 yaşına kadar diş kaşıntısı yoğun olduğu için elinizi, ayağınızı veya bulduğu her şeyi kemirme, ısırma eğiliminde olacaktır. Kedi eğitmek köpekler kadar kolay olamasa da istemediğimiz davranış biçimlerini engellemek için sert ve kararlı bir ‘’ hayır ‘’ çoğu zaman işe yarayacaktır.

 Tuvalet Eğitimi

 kedi egitimKediler bu konuda köpekler gibi uğraştırıcı olmadıkları ve içgüdüsel olarak toprağa yaptıkları için, uygun bir kaba, hazır satılan kedi kumlarından koyarak bu problemi çözebilirsiniz. Çişi ve kakası geldiğinde gidip kuma yapacaktır. Size kalan düzenli olarak kakaları toplayıp atmaktır. Bu kumlar emici özelliğe sahip olduğu için belli bir süre ve miktar çişi ve kokuyu emecektir. Ne zaman koku yapmaya başladıysa o zaman kumun tamamını değiştirmelisiniz. Bu süre kedinin yediği yemeğe, içtiği suya, ırkına, yavru veya yetişkin olmasına göre faklılık gösterir.

 Eğer yavru kediniz kum kabı yerine veya onunla birlikte, başka bir yeri kullanmayı alışkanlık haline getirirse bunun sebebi kabının kirli olması, kullandığınız kumun markasını değiştirmiş olmanız ya da kabını koyduğunuz yere giriş çıkışın kolay olmaması veya uygun olamayan bir yerde bulunması olabilir. Eğer bu davranışı devam ederse bunun tıbbi bir hastalıktan kaynaklanmadığından emin olmak için bize danışabilirsiniz.

 Eğer yavru kediniz uzun bir süre için kumunu kullanmakta sorun yaşarsa, bu durum daha ciddi bir problemin habercisi olabilir. İdrar yolları bozuklukları acıya, yanmaya ve idrar kesesinde idrar olmasa bile sürekli tuvaletini yapma ihtiyacı duymasına neden olabilir. Bu gibi bir sorunu olan yavru kedi, ihtiyaç duyduğu her an her yerde bir miktar idrar çıkarabilir. Böyle sorunlarda veteriner hekimlerimiz yavru kedinizi bir an önce muayene etmelidir.

 Kum kabıyla ilgili kullanım hatalarının sebebinin stres olup olamayacağını kendinize sorun. Problemin kaynağını bulmaya çalışın: Bunun sebebi evdeki yeni bebek, yeni bir kum kabi veya kum kabının yerinin değiştirilmesi olabilir mi? Yavru kedinizin kendisini daha güvende hissetmesini sağlamak için sabahları ve işten gelir gelmez onunla oynayın. Kucağınıza alarak ve okşayarak ona olan sevginizi gösterin. Eğer problem devam ederse durumu veteriner hekimlerimizle paylaşın.

 Beslenme

 Bilinçli ve dengeli beslenme yaşamın temek şartlarından birisidir. Bu konuda yapılabilecek yanlışlar yaşam üzerinde ciddi olumsuz etkiler ( kas ve iskelet gelişim eksikliği, immun sistem  yetersizliği, bozuk tüy yapısı gibi) doğuracak ve bir çok soruna yol açabilecektir.

 Özellikle kedi beslenmesi söz konusu olduğunda daha dikkatli olmak bir zorunluluk halini almaktadır. Çünkü kediler daha seçicidirler ve bu nedenle onları belli diyetlere uydurmak oldukça zordur. Yapıları gereği kediler daha fazla protein tüketmek zorundadırlar. Yine yapıları gereği bazı maddeleri (taurin, a vitamini, arakidonik asit gibi) hayvansal kökenli gıdalardan karşılamak zorundadırlar. Ayrıca kediler köpeklerden daha sık yemek yeme ihyitacındadırlar.

 Yavru kedinizin mama ve su kabını kalabalıktan ve sesten uzakta ama onun kolayca ulaşabileceği bir yere yerleştirin. Uygun yeri bulduktan sonra da zorunda kalmadıkça bu yeri değiştirmeyin. Yavru kedinize her zaman temiz, taze su sağlayın.

 Yavru kedinizin her gün aynı saatte mamasını yiyebilmesi için bu işi rutin hale getirin. Onu beslerken kedinizin adını kullanın. Eğlenceli bir aktivite sırasında sizinle iletişim kurarken bu sayede adını öğrenmesine yardımcı olabilirsiniz. Uygun bir beslenme programı için, mama paketinin üzerindeki beslenme talimatlarını uygulayın.

kedi beslenme

 Beslerken yapılmaması gerekenler;

  1. Yavru kedinizi asla köpek mamasıyla beslemeyin. Kedilerin köpek mamasının karşılayamayacağı kendilerine özgü besinsel ihtiyaçları vardır.
  2. Yavru kedinizi asla tavuk kemiği ya da balık kılçığıyla beslemeyin. Bunlar parçalanabilir ve yavru kedinizin boğazına batabilir ya da yemek borusunu, mide duvarını, bağırsak kanallarını delebilir. Bununla birlikte konstipasyona (kabızlığa) neden olabilir.
  3. Yavru kedinize sakın süt vermeyin. Onun süte ihtiyacı olmadığı gibi süt, ishale neden olabilir.
  4. Çikolata ya da soğan içeren yemeklere yavru kedinizi beslemeyin. Bunlar yavru kediniz için toksik etki oluşturabilir ve bu gibi yiyecekler yavru kedinizin ulaşamayacağı yerlerde muhafaza edilmelidir. Yavru kediniz için zararlı olabilecek diğer yemekler hakkında bilgi almak için yine veteriner hekimlerimize danışabilirsiniz.
  5. Masadan yemek vererek yavru kedinizi şımartma isteğinize karşı koyun. Böyle durumlar, yavru kedinizin bu tip yüksek kalorili tırtıklar karşılığında kendi mamasını yemeyi reddetmeyi öğrenen, seçici bir kişiliğe bürünmesine neden olabilir.

 Yetişkin Kedilerde Beslenme 

 Tüm canlılarda olduğu gibi kedilerdede yaşamsal faaliyetlerin devamı için beslenmenin önemi büyüktür.
Kedilerde ortalama canlı ağırlık ve buna bağlı olarak günlük besin miktarı ırklara göre fazla farklılık göstermez. Yetişkin bir kedinin günlük enerji gereksinimi yaklaşık olarak 60-80 kcal/kg dir.

Kedilerin sindirim sistemleri köpeklere göre bazı fizyolojik farklılıklar gösterir bu nedenle kedi diyetlerine bazı ilaveler yapmak ve gıdasında yeterli düzeylerde bulunmasına dikkat etmek gerekir. Yetişkin bir kedinin bağırsaklarında sakkaraz ve laktaz enzimlerinin aktivasyonu yavru dönemlerine göre daha az olduğundan süt gibi laktoz içeren gıdalar vermekten kaçınılmalıdır. Aksi halde ishaller şekillenebilir.

Kedilerin karaciğerinde glikokinaz enzimi bulunmaz bu nedenle karbonhidrat düzeyi yüksek gıdaları sindiremediklerinden sevmezler.

Kediler protein oranı yüksek gıdaları tercih ederler. Özelliklede hayvansal protein kaynakları kullanılan mamalar kediler için caziptir. Protein kaynağı olarak et ve tavuk ilk sırayı alır.Aşırı protein tüketiminin ileri dönemlerde böbreklerde kronik rahatsızlıkların nedeni olabileceğini unutmamalı ve doğru düzeyde protein tüketimini sağlamalısınız.

Yumurta kedinize verebileceğiniz iyi bir protein kaynağıdır ancak çiğ vermemelisiniz. Çünkü çiğ yumurtanın akında B vitaminini nötralize eden Avidin maddesi vardır.

Karbonhidratlar kedinizin enerji ihtiyacının sağlanmasında önemli bir yer tutar. Bu nedenle sindirilebilirliği yüksek nişastalı besinlerin gıdasında bulunmasına dikkat etmelisiniz.

 Kedilerde amino asitler pankreasta insilün salgısını aktive ettiklerinden yetişkin bir kedinin beslenmesinde önemli bir yeri vardır. Amino asitlerin bir çoğu vücut tarafından sentezlenebilir. Ancak bir kısmıda vücutta sentezlenemez (esansiyel amino asitler) ve gıdalar ile dışarıdan alınmalıdır.

Kediler için en önemli esensiyel amino asit taurindir ve yetişkin bir kedinin gıdasında yeterli düzeyde bulunması gerekir. Bunun içinde kediniz hayvansal protein tüketmeli veya dışardan takviye edilmelidir.

Yağlar kedinizin enerji ihtiyacını karşılar ve özellikle gıdasında bulunması gereken besin maddelerindendir. Kedilerin vücutlarında sentezlenebilen yağ asitleri hücre zar yapısından, hormon sentezine kadar vücudun pek çok fizyolojik mekanizmasında görev alır. Vücutlarında sentezlenemeyen esansiyel yağ asitlerinin gıdalar ile dışarıdan alınması gerekir. Aksi halde gelişim bozukluğu, deri ve tüy yapısında bozuluklar gibi pek çok problem yaşanılabilir.

Kediler için gerekli olan arakidonik asidin yetişkin kedinin diyetinde bulunmasına özen göstermelisiniz. Vitamin ve minerallerin vücut fonksiyonlarında etkin bir yeri olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenlede kedinizin yemeğinde uygun ve dengeli oranlarda bulunmasına özen göstermelisiniz.

 B1 (Tiamin) vitamini eksikliği kedilerde sık görülen bir durumdur. Bu nedenle tiaminin parçalanarak yıkımlanmasında rol alan tiaminaz enziminin çiğ balıkta bulunduğu dikkate alınmalı ve kedilere çiğ balık yedirmemeye özen gösterilmelidir.

Kalsiyum ve fosfor da kedinizin yemeğinde uygun oranda bulunmalıdır. Aksi halde ilerleyen yaşlarda kedinizde kemik deformasyonları söz konusu olabilir.

Kediler aktif A vitamini sentezi yapamazlar bu nedenle bu ihtiyaçlarını karşılayabileceklari hayvansal kökenli gıdaların yemeklerinde bulunmasına özen gösterilmelidir.

Bu temel özellikler dikkate alınarak hazır mama firmaları tarafından çok çeşitli spesifik ürünler kedilerin beğenisine sunulmuştur. Örneğin kilo almaya meyilli kediler için light mamalar, kıl yumaklarının atılımını kolaylaştıran mamalar, allerjik deri yapısına sahip kediler için kuzu etli mamalar, balıklı mamalar, tavuklu mamalar, iran kedilerine özgün mamalar, deri ve tüy yapısını güçlendiren mamalar, hassas sindirim sistemi olan kediler için sensitive mamalar gibi …

Kediler sık sık yemek yemeyi severler. Özellikle idrar taşları açısından (Struvit) problemi olan kedilerde vücut asiditesinin normal seviyede tutulabilmesine yardım için sık yemek  önemlidir.

Sürekli bol ve temiz su bulundurmalısınız. Eğer kuru mama ile besliyorsanız bu bir zorunluluktur.
Konserve gıdalar her zaman kedilerin tercih ettiği mamalardır. Yalnız bu mamaların tüketimi sırasında tarihlerine ve bombaj yapıp yapmadığına dikkat edin.

Yiyecekleri konusunda her zaman seçici davranan kediler gıda değişikliklerinden pek hoşlanmazlar. Zorunlu bir değişim yapılacaksa bu geçişin günlere dağıtılarak yavaş yavaş olması sindirim sisteminin adaptasyonu içinde yararlı olacaktır.

Yetişkin bir kedinin beslenmesinde dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlardan bir tanesi de kilosunun kontrol altında tutulmasıdır. Bilindiği gibi fazla kilo her zaman olası bir sorunun (kalp, dolaşım, iskelet sistemi gibi) ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle kediniz kilo almaya başladığında hemen doktorunuza danışarak onun için en uygun diyet mamayı seçerek kilo sorununu çözümlemelisiniz.

 Tüy bakımı ve fırçalama

  Kediler yılda en az 2 kez tüylerini değiştiriler. Kendilerini yalayarak tüylerinin tamamını toplayamazlar. Bu nedenle uygun bir fırça edinip onu fırçalamak tüylerinin çabuk yenilenmesi ve ona yardımcı olmak açısından gereklidir.

 Çoğu kedi fırçalanmaktan pek hoşlanmaz. Bu alışkanlığı kazanabilmesi için onu mümkün oluğu kadar erken yaşlarda fıralamaya alıştırmalısınız. Fırçalamanın sabah akşam yapılması tüylerin daha sağlıklı ve canlı olmasını sağlayacaktır.

 Her gün kedinizi fırçalarken aynı zamanda rutin kontrollerini yapmayı ihmal etmeyin. Kulaklarının içini, derisindeki değişiklikleri, gözlerini ve ağzını devamlı kontrol edin. Olabilecek, size ters gelen durumlar için veteriner hekimlerimizle irtibat halinde bulunun.

  Banyo

 Normalde kediler kendilerini devamlı yalayarak temizlerler. Bu yüzden köpekler gib zaman zaman da olsa yıkanmaya (medikal problemler dışında) ihtiyaç göstermezler. Onları yıkamak temizlenme alışkanlıklarını yok edebilir veya azaltabilir. İhtiyaç halince polikliniğimizin pet kuafor bölümünden faydalanabilirsiniz.

  Yavru ve Yetiskin Kedilerde Asilama

 kedi asilamaKedilerde viral hastalıklara karşı yapılan aşılamalar hem hastalıkların yayılmasını engellemek hem de kedilerin sağlıklı bir yaşantıya sahip olmaları açısından son derece önemlidir.Viruslere yönelik spesifik bir tedavi şekli yoktur bu nedenle aşılama ile bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi önemlidir.

 Yavru kediler viral enfeksiyonlara yakalandıklarında bağışıklık sistemleri yeterince güçlü olmadığı ve bakteriyel enfeksiyonlar da sekonder rol oynadigi icin ölüm oranı oldukça yüksek olmaktadır.

Anneden ayrılan bir yavru kedi 6 ila 8 haftalık olduğunda iç parazitlerden arındırılmalı ve hemen sonrasında da mutlaka aşı programına başlanmalıdır.

 Aşılama başlamadan önce kedinin iç parazitlerden tamamen arındırıldığına emin olunması gerekmektedir.Bu nedenle aşılama proğramı başlamadan iç parazit tedavisinin yapılmış olması son derece önemlidir.Çünkü parazitler kedinin bağışıklık sistemini zayıflatır ve böylece parazit taşıyan hayvanlara yapılacak aşılamaların etkili ve güvenilir olması beklenemez.Yüksek oranda parazit enfestasyonu ile karşı karşıya olan bir kediye yapılacak olan aşılama ölümle bile sonuçlanabilir.

Asi programi ,6 ile 8 haftalık olan bir kediye ilk karma aşısı yapılarak başlanır.Önerilen aşılama proğramının ilk basamağı şudur:

Kedi Yavrularına ilki 9-12. Haftalar ve İkincisi 12-15. Haftalar Arasında Olmak Üzere iki Defa karma asi Uygulanır ve Daha Sonra Her Yıl Tekrarlanır.(Karma aşı:Herpes Virus,Calicivirus ve Panleucopenia)

Daha sonra vücuttaki antikor miktarını belirli bir düzeyde tutmak için 15-21 gün sonra karma aşının ikinci rapeli yapılır.

Yavru bir kedi en erken 12 Haftalık oldugunda kuduz asisi uygulanir.12 haftalıktan küçük hayvanlara yapılan aşılamalarda,aşının etkinliğinin maternal antikorlar tarafından önlenmesi olasıdır.Bu nedenle 12 haftalıkken ya da daha yaşlıyken aşı yapılmalıdır.Ülkemizde kuduz hastalığının eradikasyonu için kuduz aşılaması yasal olarak her yıl tekrarlanmaktadır.

 Sağlıklı 9 haftalık ya da daha büyük kedilere yapılan bir diğer aşı ise FeLV aşısıdır.(Kedi Lösemi aşısı).Feline Leukemia Virus ve FeLV infeksiyonuna bağlı hastalıklar tarafından oluşturulan persistent viremiyi ve lenfoid tümörlerin oluşumunu engellemek amacıyla bu aşılama yapılmaktadır.ilk aşılama 2 doz olarak önerilmektedir.İlk aşılamanın ardından 2.doz aşılama 3-4 hafta ara ile deri altı yapılmaktadır.Yıllık olarak da tekrarlanmaktadır.

 Aşı sonrası kedinizin vücut ısısı yükselebilir, ateşinin çıkmasına neden olabilir, bu normaldir. Birkaç gün sürebilen ateş ve halsizlik dışında sizi endişelendiren herhangi başka semptomlar olursa hemen veteriner hekime başvurmalısınız.

KEDİLERDE ALT ÜRİNER SİSTEM RAHATSIZLIKLARI (FLUTD)

KEDİLERDE ALT ÜRİNER SİSTEM RAHATSIZLIKLARI (FLUTD)

FLUTD, kedilerde alt üriner sistemi etkileyen bir grup sağlık problemine (idrar taşları, üretral tıkanmalar, enfeksiyonlar, sistitis vb.) verilen genel isimdir.

Eğer kediniz herhangi bir üriner sistem rahatsızlığına sahip ise sık sık idrar yapar, idrar yaparken ağrı duyar ve genellikle idrarında kan görülür. Dahası, idrar kabı yerine farklı yerlere idrar yapma eğilimi gösterir. FLUTD kedilerde yaşa veya cinsiyete bağlı olmaksızın, çok sık görülen bir rahatlıktır. Erkek kedilerde daha çok görülür ve normal idrar geçişini engelleyen blokajlar biçiminde şekillenir.

 

FLUTD OLUŞUMUNA NEDEN OLAN FAKTÖRLER NELERDİR?

 Bu ağrılı durumun birkaç temel sebebi vardır:

 1)      İdiyopatik Sistitis (FIC): Kedilerde en sık görülen alt üriner sistem rahatsızlığıdır. İdrar kesesinin bir çeşit yangısıdır. Nedeni bilinmemektedir fakat aynen insanlarda olduğu gibi sterese bağlı olarak oluşumu artabilir.

2)      Sitruvit ve okzalat kristalleri: Kedilerde beslenme bu kristallerin oluşumuna etki edebilmektedir.

3)      Sitruvit ve okzalar taşları: İdrar kristalleri bir araya gelerek idrar taşlarını oluşturur ve idrar taşları da üriner sistemde tıkanmaya sebep olurlar.

4)      Üretral tıkanmalar: Vücut sıvıları ile birleşen sitruvit kristalleri üretral tıkanmalara sebep olabilir. Tıkanmayı yaratan kristal öbeği, üretraya doğru ilerler ise kedide ciddi bir tıknalığa sebep olur.

 Beslenme

 Kedinize uygun olmayan beslenme idrarın Ph’sını değiştirerek farklı kristallerin oluşumuna neden olmaktadır. Bununla beraber yetersiz su tüketimi de idrar kristallerinin oluşmasında önemli bir faktördür.

 Diğer risk faktörleri

 İdeal ağırlığın üzerinde olma, yeterli egzersiz yapmama ve stres gibi faktörler üriner sistem problemlerinin oluşma riskini arttırır.

 Klinik belirtiler nelerdir?

 En sık görülen FLUTD belirtileri şunlardır:

  • İdrarda kan
  • İdrar yaparken zorlanma
  • Sık sık idrar yapma
  • Normalde idrar yapmadığı yerlere idrar yapma
  • Huzursuzluk, saklanma, iştahsızlık

 

 Komplike olmayan sistitlerde üriner sistemin dışında genel bulgulara rastlanmaz. Vücut ısısı normaldir. Hasta çoğunlukla sağlıklı görülür ve iştahı iyidir. Üriner sisteme ilişkin anormallikler; idrar yapmada zorluk, sık sık idrar yapma pozisyonu alma, idrar yaparken aşırı miyavlama, kum kabının dışına idrar yapma (periüri), cinsel bölgenin sık yalanması, idrarda kan gözlenmesidir.

     Fiziksel muayenelerde genelde sistitise ilişkin bir bulgu saptanmaz. Kronik sistitiste dıştan palpasyonla idrar kesesi duvarında kalınlaşma palpe edilir. Sistit şüphesinde proteinüri, hematüri, pyüri yönünden idrar analizi yapılmalıdır. İdrarın steril bir tüpe alınmasıyla yapılacak olan idrar kültürü sonuçları tanıya yardımcı olur. Yapılan radyografik ve ultrasonagrafik inceleme ile idrar kesesi taşları ve tümörlerinin ayırıcı tanısı konulabilir. Kronik sistitte kese duvarındaki kalınlaşma kontrast sistografi ile net olarak ortaya konulabilir.

zku

  Öncelikle predispoze nedenler varsa onlara yönelik sağaltım uygulanmalıdır. Antibakteriyal sağaltım kültür sonuçlarına göre yapılabileceği gibi pratikte üriner sisteme etkili antibiyotikler kullanılır. Akut sistitlerde sağaltıma en az 1-2 hafta devam edilmeli; kronik hale dönüşenlerde ise bu süre en az 3-5 hafta olmalıdır. Bu sürelerin sonunda idrar kültürü sonuçları negatif ise sağaltıma devam edilmez. Ancak pozitif ise inatçı ve tekrarlayan sistit olarak değerlendirilip sağaltıma uzun süre daha devam edilir.

     Sistitin önlenmesi yada görülme sıklığının azaltılması için hasta sahibi tarafından bir takım önlemler alınabilir. Bunlar; sık sık ve küçük porsiyonlarla besleme, her zaman temiz ve taze su bulundurup içmeye teşvik etme, yeterli sayıda kum kabı bulundurma (özellikle birden fazla kedi bulunan evlerde), kum kaplarının evin güvenli ve sakin bir köşesinde bulundurma, kum kaplarının temizliğine dikkat etme, kedinin rutin hayatındaki değişiklikleri minimumda tutma ve kedi için en uygun diyeti seçme sayılabilir. Bazı özel durumlarda veteriner hekime danışarak üriner sistem rahatsızlıkları için hazırlanmış özel diyetlerin kullanılması gerekebilir.

     Kedilerde sistit konu başlığı altında feline idiopathic cyctitis (kedilerin nedeni belirsiz idrar kesesi yangısı)’in özel bir yeri vardır. Bu hastalık kedilerin alt üriner sistem hastalıklarında en çok teşhis edilen hastalıklardan birisidir. Bu hastalığın nedeni bilinmediğinden tam olarak anlaşılamamıştır. Stres ve diyet değişikliği feline idiopathic cyctitis riskini arttırır. Hastalık kronik olabilir. İdrar steril ve herhangi bir taş olmamasına rağmen kanlı görülebilir. Hastaların birçoğunda hematüri, disüri ve pollaküri bazen kendiliğinden iyileşebildiği gibi bu bulguların tekrar görülmesi söz konusu olabilir. Bu tekrarlamanın sıklığı yaşın ilerlemesiyle birlikte düşmektedir.

 

 Kedinizi tekrar eve getirdiğinizde nelere dikkat etmelisiniz?

 Su alımının arttırılması

 Kedinizin aldığı su miktarını artırdığınızda kedinizin idrar miktarı da artacaktır. Bu şekilde siz de kedinizde oluşacak kristal ve taş oluşumunu azaltmaya destek olacaksınız.

 Kedinizin daha fazla su içmesini sağlayacak 5 tüyo:

 

  1. Evinizin farklı yerilerine su kapları yerleştiriniz.
  2. Kediniz damlayan musluklardan su içmekten hoşlanacaktır.
  3. Farklı şekil ve derinliklere sahip su kapları deneyiniz.
  4. Mamasına su ekleyiniz.
  5. Kuru mamanın yanı sıra konserve ile besleyebilirsiniz.

 Kedinizin mutlu olmasını sağlamak sizin elinizde

 Kedinizin sahip olduğu stresin azaltılması sağlıklı idrar yapısının korunmasına yardımcı olur.

  • Kedinizin tırmalayabileceği, tırmanabileceği ve dinlenebileceği alanlar yaratınız.
  • Kediler yüksek yerleri severler.
  • Kediler kendilerini güvende hissedebilecekleri alanlara ihtiyaç duyarlar.
  • Kediler temiz ve kuru idrar kaplarını kullanmaktan hoşlanırlar.
  • Sizinle oyun oynamaktan ve zaman geçirmekten mutlu olurlar.

 

 

Check Up ve Önemi

Check Up Nedir?

Check-up, olası hastalıkları erken dönemde tespit ederek, önlem almayı ve böylece dostlarımızın sağlıklı kalmasını amaçlar. Dostlarımızın yaşları ilerledikçe, kimi organ ve sistemlerde yıpranmalar başgöstermekte ve bunlar erken dönemlerde çoğunlukla hayvan tarafından tolere edilmektedir. Başlangıçta basit önlemler ya da diyetlerle üstesinden gelebileceğimiz aksaklıklar, zamanla ciddi sorunlara dönüşebilmektedir. Oysa yılda ortalama bir kez yaptıracağınız “check-up” ile, çok değer verdiğimiz aile bireyinin, biraz daha uzun ve kaliteli bir yaşam sürmesi için, gereken önlemleri alabilir, bazen de gizli seyretmekte olan bir hastalıkta erken tanı şansı yakalayabiliriz.

Check up neden bu kadar önemlidir?

        Önemsiz olduğunu düşündüğünüz bir belirti çok önemli bir hastalığın habercisi olabilir ve birçok hastalığın tedavisi ancak erken tanı ile mümkündür. İşte bu yüzden dostlarınızı veteriner hekiminize götürmek için hastalanmalarını beklemeyin. Chech-up’lar ile ileride oluşabilecek hastalıkların önüne geçilebildiği gibi, başlangıç aşamasındaki rahatsızlıkların ilerlemesi de engellenebilir. Yapılacak check-up’lar ile birçok hastalık taranabilir, şüphe edilebilecek bulgularla karşılaşılabilir, hasta sahiplerinden alınan bilgilere ve test sonuçlarına göre araştırmalar değişik alanlarda derinleştirilebilir. Veteriner Hekiminiz, rutin ziyaretler sırasında, siz  farkında olsanız da olmasanız da, kedi ya da köpeğinizi sistemik bir biçimde gözden geçirerek durumu hakkında düzenli olarak bilgi sahibi olur. Ancak bir check-up programı, bu genel muayenelerin dışında pek çok değerlendirmeyi kapsar.

         Kliniğimizde check up amacıyla;

 Genel muayene

Tam kan sayımı

Biyokimyasal kan analizi

Göğüs ve batın (karın) röntgeni

Batın (karın) ultrasonografi

İdrar tahlili (mikroskobik ve biyokimyasal) yapılmaktadır.

 

 

 

 

Lyme Hastalığı-Kenelerle gelen tehlike

zklLyme Hastalığı Nedir?

Lyme hastalığı (Borreliosis) genelde Ixodes ricinus türü kenelerin isirmasi ile insanlara ve hayvanlara geçen Borrelia burgdorferi adlı bakterinin yol açtığı bir hastalıktır. Hastalık ilk defa Amerika’da köpeklerde 1984 yılında  görülmüştür. Lyme hastalığına, burgu şeklindeki Borrelia burgdorferi bakterisi neden olmaktadır.

Lyme Hastalığı nasıl yayılır?

Bu hastalığın taşıyıcısı kenelerdir. Keneler, kan emen parazitlerdir, hayatlarını diğer canlıların üstünde geçirirler. Enfekte kene ısırdığında, bakteri konakçı hayvanın kanına bulaşır. Hastalık çok hızlı yayılabilir. Çalışmalar, su kuşları ve diğer göç eden kuşların, enfekte kenelerin yayılmasına yardımcı olduğunu göstermiştir. Köpekler ve vahşi yaşam enfekte alanda dolaşarak enfekte keneleri açık alanlara ve evinizin arka bahçesine getirirler. Sahipleri ile birlikte seyahat eden köpek enfekte keneleri uzak alanlara yayabilmektedir.

İnsanların yaşadığı veya serbest zamanlarını harcadığı tenha ağaçlık alanlar keneler ve lyme hastalığı bakterisi için doğal alanlardır.

Köpeklerdeki belirtileri nelerdir? 

Köpeklerdeki Lyme hastalığının klinik belirtileri arthritis, aniden giren şiddetli ağrı ve topallık, ateş, bitkinlik, iştah kaybı ve depresyondur. Lyme hastalığı kalp, boyun ve böbrekleri de etkilemektedir.

Teşhis nasıl yapılır? 

Kesin teşhis için hasta köpekten alınan kan üzerinde yapılan serolojik testlerden faydalanılır.

  Köpeğinizi Lyme hastalığına karşı korumak için yapmanız gerekenler;

  1. Köpeğinizi her dışarı çıkışından sonra fırçalayınız. Eğer köpeğinizin derisine kene yapışmışsa dikkatlice cımbızla arkasından sağlamca tutarak ve yavaşça kenenin ağız kısmını dışarı çıkartarak uzaklaştırın.
  2. Veterinerinizin önerdiği kene ilaçlamalarını yaptırın
  3. Köpeğinizin oynadığı alandaki otları kısa kesin
  4. Bahçenizi önerilen bir kene öldürücü ile temizleyin
  5. Veterinerinize Lyme Vax aşısı ile ilgili bilgi sorun.

zkm Lyme vax, köpeklerin lyme hastalığı için geliştirilmiş tek aşıdır. Uzun  yıllar süren güvenlik ve etkinlik testleri yapılarak geliştirilmiştir. Laboratuar ve saha testleri aşının B.burgdorferi ile enfekte olmadan önce aşılanmış köpeklerde oldukça etkili olduğunu göstermiştir. 2-3 hafta arayla yapılan (iki uygulamalı) ilk aşılamayı takiben köpekler senede bir kez aşılanırlar. Kediler için ise henüz etkin bir aşı geliştirilmemiştir.

Hamster Bakımı

HAMSTER BAKIMI

Hamsterınızı aşırı sıcaktan koruyunuz. Eğer ısı 27°C ‘ nin üstüne çıkarsa hamster derin uykuya dalar ve vücut fonksiyonları yavaşlar. Bu durumda onun öldüğünü sanabilirsiniz. Bu özellik onun çöldeki yüksek sıcaklık ile başa çıkmasını sağlar.

Dişi hamsterlerde cinsel organı ile anüsü arasındaki mesafe daha uzundur. Erkeğin ise arka tarafı daha sivridir ve dördüncü haftadan sonra anüsünün iki tarafında yumurtalıkları görünür.

Kafes 

Plastik tabanlı bir kafes temizlik kolaylığı sağlayacaktır. Kafes mümkün olduğunca büyük olmalıdır. Küçük bir kafeste hamster huzursuz ve saldırgan olur. Tek bir hamster için 60×45 cm taban alanı ve 30 cm yüksekliği olan bir kafes yeterlidir. Kafes tabanına 3-5 cm kalınlığında emici taban malzemesi konur. Hamster eşelenmeyi sever bu nedenle derin taban malzemesi eşelenme ihtiyacını karşılayacaktır. Kağıt yeterince emici olamadığı için taban malzemesi görevini yerine getiremez. Taban malzemesinin üstüne yayılacak saman hem doğal bir ortam sağlar, hem de hayvanın dışkısı ile temasını keser. Yuvanın içine bir miktar ot koymalısınız. Yem kabı kemirgenin içine giremeyeceği boyutta olmalıdır. Kafeste koşma tekerleği şarttır. Yeterince hareket etmeyen hamster önemli sağlık sorunları yaşar.
Sıkıştırılmış talaş kafes tabanına yayıldığında rahat ve temiz bir ortam sağlar. Özel olarak, hiçbir kimyasal madde ile temas etmemiş beyaz çamdan üretilmiştir. Sıkıştırılmış olduğu için uzun süre kullanılır ve oldukça da ekonomiktir.

Çiftleştirme 

Çiftleşecek dişi ve erkek en az 4 aylık olmalıdır. Dişi dört günde bir çiftleşmeye hazır duruma gelir. Eğer çiftleşmeye hazır değil ise bir araya gelindiğinde erkeğe saldırabilir. Akşam dişi hamsteri erkeğin kafesine koyunuz. Eğer dişi saldırganlaşıra hemen kafesine geri koyun ve sonra yeniden deneyin. Dişi ve erkeği sizin gözetiminizde olmadıkları zamanlar beraber bırakmayın. Çiftleşme gerçekleştikten sonra dişiyi kafesine koyun. Çiftleşen dişinin kafesinde bol miktarda taban malzemesi, ot ve saman olmalıdır. Kafesi serin ve doğrudan gün ışığı almayacağı bir yere yerleştirin. Dişinin gebeliği 16 gün sürer ve 1-16 arası (ortalama 7 adet) yavru doğurur. Yavrular tüysüz ve gözleri kapalı doğar. Birkaç gün içinde yavruların tüyleri tamamlanır. On gün sonra katı yem yemeye başlarlar. Yavrular hızla gelişir ve 3 ayda erişkin olur. Yavrular 4 haftalık olduğunda annelerinden ayrılmaları gerekir. Aksi taktirde anne hamster yavrulara saldırabilir.

Evcilleştirme

4-7 haftalık hamster evcilleştirmek için idealdir. Yavru hamster sahibine çabuk alışır. İlk birkaç gün yerine alışması için onu yalnız bırakın ve elinize almayın. Onunla konuşun, böylece sesinizi tanıyacaktır. Yemini her akşam üstü kafes tabanına kendi elinizle koyun. Birkaç gün sonra yemi koyduktan sonra hamster yemini yerken elinizi yakınlarda tutun. Daha sonraki günlerde yemi elinizden sunun. Elinize korkusuzca binmeye başlayınca diğer elinizle sırtını okşayabilirsiniz. Elinize alıştıktan sonra ellerinizde ve kolunuzda yürütebilirsiniz.

Doğada hamster gündüz uyur, gece yiyecek arar. Eğer hamster uyurken onunla oynamak isterseniz onu nazikçe uyandırın. Tam uyanana kadar parlak ışıktan koruyun. Hamster ancak korktuğu zaman dişler. Korktuğunda kulakları geriye kıvrılır. Kulakları dik hale gelene kadar onunla sakin bir tonda konuşun, ondan sonra elinize alabilirsiniz. Hamster oldukça hareketli bir hayvandır. Kafesinden kaçmak için en küçük fırsatı bile değerlendirecektir. Kaçtığında yakalamak için içinden çıkamayacağı bir leğenin içine en sevdiği yiyeceği koyun. Leğene çıkabileceği şekilde bir rampa oluşturun ve bu yola da en sevdiği yiyecekten ufak kırıntılar koyunuz. Gündüz uyuyan, gece yem arayan bir hayvan olduğu için tuzağınız ancak ortalık karanlık ve sakin olduğunda işe yarayacaktır.

Kafes temizliği

Haftada bir yapacağınız temizlik yeterlidir. Aksi taktirde yuvası bozulan ve sakladığı yiyecekleri kaybeden hamster huzursuz olacaktır. Kafeste kullanılan taban malzemesi çok önemlidir. Hamster kokusu ile yaşadığı alanı işaretler. Kafesi çok sık temizler iseniz bu kokunun yok olması onu yuvasına yabancılaştırır ve strese sokar. Bu yüzden dışkıyı hızla kurutacak, kafesi uzun süre sağlıklı tutacak taban malzemesi kullanılmalıdır.